30 Aralık 2012 Pazar
Bruce I love you. Ne güzel bir sabah bu sabah.
Bruce Springsteen - Oh Mary Don't You Weep (live in Dublin )
28 Aralık 2012 Cuma
27 Aralık 2012 Perşembe
26 Aralık 2012 Çarşamba
24 Aralık 2012 Pazartesi
19 Aralık 2012 Çarşamba
Dünyanın kalp atışı
12 nokta küsur devir/saniyelere ulaştı. Bu rezonans frekansı 13 olduğunda duracak kalp atışı. N'olacak... Sonra tersine dönmeye başlayacak, ama dönecek elbette... Acaba diyorum dark side'a mı geçecek melek dünyamız... Neyse öyle tersine döndüü vakit ebemiz muradına erecek.
Dünyayı çok seviyorum yahu. Dün akşam play station'a cd takmıştım müzik dinliyordum. Screensaver dünya oldu. Boncuk gibi, ışıl ışıl... Böyle duygusal anlar yaşadım; dünya ile benim aramda.
Bu dünyada tanıdım insanları, bu dünyada kaybettim. Boncuk gibi dünyam bana ne dünyalar kazandırdı... Hani dünyanın kalp atışı deniyor ya, gözlerim doluyor... Sanki annemin kalp atışı gibi geliyor... Ne bileyim...
What happens in Vegas stays in Vegas
18 Aralık 2012 Salı
16 Aralık 2012 Pazar
Kendini kandırma durumu
"Herkes nereye giderse gitsin, tıpkı bir yaz günündeki sinekleri andıran rahatlatıcı inançlar bulutuyla çevrilidir." B. Russell, Kuşkucu Denemeler
Ellerinden öperim...
Ellerinden öperim...
Oneri
Pazar yemek yapma gunu. Bugun mantar corbasi, etli taze fasulye ve zeytinyagli kabak var menude. Bir de asure. Neyse... Bulyonla yemek yapmiyorum. Kimyasal hap gibi geliyor bana bu bulyon denilen seyler. Onun yerine organik tavuk ya da bizim efsane Sariyer kasabimizdan kemuk aliyorum. Bir guzel tane karabiber, sogan ve taze otlarla duduk otene kadar hasliyorum. Sonra suyu suzuyorum. Kalan etli ilikli kemik parcalarini da sitemizdeki saygideger kopeklerimize veriyorum. Alan memnun satan memnun oluyor. Hem sonucta cok saglikli yemekler ve corbalar yapabiliyorum. Suzulen suyu buzluk posetlerine dolduruyorum. Her minik buz haznesi bir pilav, bir yemek icin yeterli oluyor. Corba icib cok su gerekiyor... Ohhh mis ellerime saglik, afiyet osssun. :)
15 Aralık 2012 Cumartesi
Nıhayet
Idrak etmek cok guzel sey. Artık anlıyorsun ve bırakıyorsun... Yeter dıyorsun. O pesınde oldugun seyin onlarca cer copten farksız oldugunu goruyorsun. Bunu anlaman ve sonunda anladıgın seyı gorebılmen belkı yıllarını alıyor ama bu ıdrak yenıden dogmak gıbı oluyor... Ruhun hafıflıyor.. Icın acımıyor mu, acıyor ama dıyorsun kı daha once de acıdı bu bıze koyar mı baaaaa???
14 Aralık 2012 Cuma
13 Aralık 2012 Perşembe
11 Aralık 2012 Salı
10 Aralık 2012 Pazartesi
9 Aralık 2012 Pazar
İki hafta önce burada, Baalbek'teydim. Her bir sütun yaklaşık 25 mt uzunluğunda- dünyanın en uzun sütunları- ve her biri 800 ton ağırlığında. O dönemlerde ki, İ.Ö. 1100 yıllarına tekabül ediyor, bu yapıları hangi insan evladı, nasıl bir bilgi ve teknoloji ile yapabilirdi... Baalbek antik kenti, mutlaka görülmesi gereken yerler listenizde ilk 5 içerisinde yer alsın... Araba kiralayarak Beyrut'tan yaklaşık 1,5 saat içerisinde buraya ulaşabilirsiniz. Saat 16.00'da kapanıyor. Biz öncesinde şarap tadımına gidip zurna olduğumuz için saat 17.00'de oraya varabildik. Kapıdaki uyanık amcaya adam başı 15 dolar elden para vererek içeriye girebildik. Gün batımında oradaydık, ambiyans, hissiyat ve manzara müthişti... Sevgili Serra ve Ayşe'ye selamlar olsun buradan. :)
7 Aralık 2012 Cuma
6 Aralık 2012 Perşembe
Iki kisilik yastik
Dun gece cok calistim... Uykusuz kalinca yastigimi ozledim. Onun kokusunu, sicakligini, su bin ton kafami koynuna sarmalamasini...
Bu nasil ask ey cins-i latif dedi bana sabah yastigim. Bencilsin dedi... Gece sen yokken ben de uzun uzun dusundum dedi...
Sen beni ezip gecerken hersey iyi guzel, ben senin uzerine yatsam hemen boguluyorsun ama dedi...
Haklisin dedim ona... Yastigimi ellerimle usul usul oksadim, cami actim hava aldirdim ve yavas yavas kabarttim, yerine koydum. Kendini iyi hissetmesini sagladim. Simdilik hersey yolunda...
Bu nasil ask ey cins-i latif dedi bana sabah yastigim. Bencilsin dedi... Gece sen yokken ben de uzun uzun dusundum dedi...
Sen beni ezip gecerken hersey iyi guzel, ben senin uzerine yatsam hemen boguluyorsun ama dedi...
Haklisin dedim ona... Yastigimi ellerimle usul usul oksadim, cami actim hava aldirdim ve yavas yavas kabarttim, yerine koydum. Kendini iyi hissetmesini sagladim. Simdilik hersey yolunda...
4 Aralık 2012 Salı
3 Aralık 2012 Pazartesi
1 Aralık 2012 Cumartesi
30 Kasım 2012 Cuma
22 Kasım 2012 Perşembe
20 Kasım 2012 Salı
16 Kasım 2012 Cuma
14 Kasım 2012 Çarşamba
13 Kasım 2012 Salı
Yolculuk Beyrut'a
Haftaya çok yakın bir arkadaşımla Beyrut'a gideceğiz. Çok heyecanlanıyorum. Sanki o şehirde bir şey beni bekliyor gibi geliyor. Belki kaçmak istediğimden böyle hissediyorum. Belki harabeler arasında bir ben bulacağım...
Heyecanlanıyorum...
12 Kasım 2012 Pazartesi
8 Kasım 2012 Perşembe
Kafalar
Kafasi bozuk kadinin simdi kafasi guzel... Amsterdam'da kanala bakan balkonunda guzel kafasiyla basbasa sohbet ediyor, uzun zamandir deliler gibi ozledigi dostuna sarilir gibi kendine sariliyordu... Kafayi yemek uzere miydi? Nayir, tam tersi kendine gelmek uzereydi. Amstel de ne boktan bira, Efes onun yaninda Tuborg kalir bea dedi, tutture tutture kanala bakmaya duvam ettu. Aklina birden uzayli Erol Evgin geldi... Bir de eskiden olup simdi bir subesi bile olmayan Sagra Special dukkanlari geldi. Musluktan sarelle akardi, cocuktum, agzimi dayayip muslugun altina catlayana kadar sarelle yemek isterdim. Son olarak yesil Tombi diyorum. Ve nokta
7 Kasım 2012 Çarşamba
25 Ekim 2012 Perşembe
23 Ekim 2012 Salı
Kitabe-i Seng-i Mezar
Nasıl bir an ki bu, kalbim bir taş gibi ağır geliyor bana.
Aklım ince bir ipin üzerinde dengede kalmaya çalışıyor. Hani hissedersin ya bir
şey olacak birazdan; o oldu çoktan. Bunu bilen sadece ben olmamalıyım diyorum,
diyorum, diyorum... Sesim ruhumun odacıklarında çınlıyor. Kimse duymuyor.
Bu nasıl bir korku, bu nasıl bir inanış, bu nasıl bir
varoluş... Yeniden doğmam için daha kaç kere ölmem gerekir. Bu nasıl bir
yalnızlık. Çıkamıyorum kendi kendimi hapsettiğim bu dünyadan. Ulaşamıyorum kapı
altından ışık sızan odaya. Diyemiyorum;
ben seni çok sevdim hem de kaç kere... Ona tam dokunacakken uyanıyorum. Uyandığım
yer öldüğüm yer oluyor.
Buradan çıkamıyorum; “S”onsuzluk ...
17 Ekim 2012 Çarşamba
leylalara...
LEYLA
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm
Derdini ağlarken yanan bir muma;
İpek saçlarını elimle ördüm,
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu.
Bir damla inciydi kirpiklerinde,
Aşkın ızdırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka alem ki ruhunun yası
Sessiz incileşir kirpiklerinde.
İpek saçlarını elimle ördüm,
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu.
Bir damla inciydi kirpiklerinde,
Aşkın ızdırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka alem ki ruhunun yası
Sessiz incileşir kirpiklerinde.
Ahmet Hamdi Tanpınar.
15 Ekim 2012 Pazartesi
yanaklarımı ıslatan şiir.
açsam rüzgara
Ne
hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde
sefer etmek!
Bir
sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler
gibi başıboş.
Açsam
rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam
ben de deniz deniz
Ve
bir sabah vakti, kimsesiz
Bir
limanda bulsam kendimi.
Bir
limanda, büyük ve beyaz...
Mercan
adalarda bir liman..
Beyaz
bulutların ardından
Gelse
altın ışıklı bir yaz.
Doldursa
içimi orada
Baygın
kokusu iğdelerin.
Bilmese
tadını kederin
Bu
her alemden uzak ada.
Konsa
rüya dolu köşkümün
Çiçekli
dalına serçeler.
Renklerle
çözülse geceler,
Nar
bahçelerinde geçse gün.
Her
gün aheste mavnaların
Görsem
açıktan geçişini
Ve
her akşam dizilişini
Ufukta
mermer adaların.
Ne
hoş. ey Tanrım, ne hoş,
İller,
göller, kıtalar aşmak.
Ne
hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler
gibi başıboş.
Versem
kendimi bütün bütün
Bir
yelkenli olup engine;
Kansam
bir an güzelliğine
Kuşlar
gibi serseri ömrün.
Orhan Veli Kanık.
27 Eylül 2012 Perşembe
26 Eylül 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)