30 Ocak 2012 Pazartesi

Akıyor

Dilara Sakpınar'ın okşayan sesi ve İlhan Erşahin'in güzel müziği.
123'ü de dinlemeyen kalmasın. Ne zamandır takip edemiyorum ama bir ara Babylon'da çıkıyollaadı.

Meşhur Kireçburnu Fırını sunar... "TAM TAHILLI KURABİYE"


Arkadaş, orgazmik bir kurabiye mi arıyorsun, bunu alıyorsun... Böylesine güzel bir kurabiye yemedim daha önce. Mektup yazmayı düşünüyorum kireçburnu fırınına, teşekkür mektubu.

Güzel bir güne gelsin...




22 Ocak 2012 Pazar

Sadakat Timsali Penelope mi?


20 yıl ayrı kaldığı kocasına sadık... Bu doğru mu? Mümkün mü?
Kurnaz ve çok akıllı olduğu söyleniyor kendisi için de... Ondan sordum...

Kefen dokuma ve sökme oyunu da belki bir yere kadardır...

"Tanri bir bez dokumayı koydu aklıma,
Kocaman bir tezgah kurmuştum odamda,
Arşın arşın bez dokuyordum habire
Taliplere de şöyle bir laf ediyordum arada bir;
Delikanlılar, madem tanrısal Odysseus öldü,
Çaresiz varacağım içinizden birine
Ama ne olur bekleyin bir parça daha,
Bitsin bu dokuma, boşa gitmesin bunca iplik,
Bir kefen dokuyorum yiğit Laertes'e
Gün gelir de, ölüm onu yere sererse upuzun,
Akhalı kadınlar ne der sonra bana"

20 Ocak 2012 Cuma

Tüm sevenlere gelsin o zaman!

Biz de yedik di mi?


1921 Talat Paşa’nın katili Soromon Tehleryan’ın ifadesi;
“Biz Türklerle savaşamayız, aralarından çıkan büyük adamları öldürürüz. Onları iyiliğe götürecek kimseleri ortadan kaldırmak bizim için vazifedir!”
Hrant Dink cinayetinin ardındaki hastalıklı düşünce tarzı da aynısı. Türk yerine Ermeni desen ne fark eder. İkisi de aynı toprakları öpmüyor mu?
Ve bu aslında bazı örgütlerin, ülkelerin, kan emici hükümetlerin düşüncesidir ve ulaşmak istedikleri gayeye ilerlemeleri için kullandıkları piyonlara; sırtlarına bastıkları insanlara uydurdukları zırvadır.
Biz “bir” olmaya inanan insanlar aynı topraklar altında ve aynı dünya içerisinde bu uyanıklarla, kalpsizlerle, insan namzetleriyle savaşmaya devam edeceğiz. Dün Taksimden Şişli’ye uzanan insan seli bir “ampülün” aydınlatamayacağı ve asla yaratamayacağı spektrumda bir ışık seliydi.

17 Ocak 2012 Salı

MAKARNA


Canım deliler gibi makarna istiyor. Şöyle dudak boyayan ev tipi sıpagetti. Yanına da kola. Bu kadar işte. Beyaz peynir de koymak gerek unuttum demeyi.
Hüpplete hüplete yiyeceksin. Sağın solun salça olacak.
Akıllara makarnayı sokan zat-ı muhteremlere teşekkürü borç bilirim. Makarna yapamayanlara da lafım; sakın üzülmeyin, bu yemeğin her türlüsü gider.
Ne yesem ne yesem diyordum,şu an itibariyle menu belli oldu.

12 Ocak 2012 Perşembe

erkek olsaydım aşık olacağım kadın bu olabilirdi

Bir kadın güzel olabileceği kadar güzel şarkı da söylemeli bence. Lillyde her ikisi mevcut.

Aşçıların Sığınağı


İlk yazılı yemek kitaplarından biri olan, Melceü’t-Tabbâhîn’in 1844 yılında ortaya çıktığı görülür.
Tanzimattan 5 yıl sonra basılan eser bu yıllarda büyük bir boşluğu kapatmış olacak ki, 1844-1888 yılları arasında, yani hemen hemen yarım yüzyıl içinde 9 kez basılmış.
Melceü’t-Tabbâhîn türkçe karşılığı ile, Aşçıların Sığınağı.
Mehmet Kâmil (1844) tarafından yazılmış.
Son zamanlarda bu değerli kitabı okumadan edemiyorum. Yemek yapmaya ve yemek tarihimize değer veren kişilerin bu kitabı edinmesi şart oluna.


Der-Kenar

Rosbi Salatası:
Tariki: Hıyarı dört pare tûlüne şakkaedip ve arzına dahi ufak ufak doğrayıp tuzladıktan sonra döğülmüş sarımsak ile sirkeyi karıştırıp üzerine döküp rugan-ı zeyt dahi gezdirile. Eğer maydanoz bulunur ise üzerine doğranmış konula. Ba’dehu sirkesi ve yağı vaz’oluna yahut koruk suyu ve sarımsak ezilmiş ve bayağı su konulur ise koruk cacığı olur. Pek kolaydır.

Üçüncü Fasıl:
Tavşan Yahnisi:
Usul-i tabhi: Bir tavşanı doğrayıp iki-üç defa yıkayıp ve birkaç saat suda terk edeler tâ ki kanından eser kalmaya sonra beş-altı soğanı ince doğrayıp ve tuz ve tavşan parelerini tencereye vaz’ ve üzeri örtülünce su koyup nîm ğiştikte suyunu süzüp soğan parelerini ayırıp ve bir-iki baş sarımsağı ayıklayıp dişlerini beş altı fincan sirke ile iki kaşık sağ yağı ile kavurup yağıyla tavşan parelerinin üzerine ve matbuh suyu dahi vaz’edip murat üzre suyunu çekince pişirelerç Başka türlü tabh olunur ise de bu nev’i âlâ olur.

Fasl-ı evvel
Nohut Çorbası: Nohuttan çorbadır. Gayet lâtif ve ziyade mukavvidir.
Tarik-i tabhı: Evvelâ nohudu suda haşlayıp kabuğunu izâle eyledikten sonra haşlanan suyuyla tencerede tamam yumuşayınca pişirip ve suyunu süzüp kepçe ile gereği gibi ezip kevgirden geçirip, ba’dehu tavuk suyu yahut et suyuyla tekrar itidale gelince pişireler yahut ber-minval-i muharrer kabuğu çıktıktan sonra nohudu kurutup ba-dehu havanda dakkedip elekten eledikten sonra tahir olunduğu mimvâl üzere tabh olunsa da olur. Ancak bu tarz vakte muhtaç olup evvelki def’aten olabilir.