30 Nisan 2012 Pazartesi

Elvis, Jack eşliğinde.

Hava daha ısınınca, şezlonga uzanıp, pikabı ateşleyip, güzel yıldızlı bir gecede... Ohhh...

Bir SİGARA varmış, Bir SİGARA YOKMUŞ

Sigarayı bırakalı 3 sene oldu. Son bir sene içerisinde sigaraya bağlı kanser vakasından iki sevdiğimiz insanı kaybettik. Bu kefen gibi beyaz zehirli kağıda sarılı, içerisinde deliler tarafından laboratuvarlarda üretilen binlerce zehirin bulunduğu adına sigara denilen bu lanet şeyi içen insanlara, eş dosta, blogtaki yazılarımı her gün okuyanlara selam olsun. Biricik dayım kanser olduğunu öğrendiği gün, ömrünü çürütmesiyle ilgili ne denli bir pişmanlık yaşadığını kelimelerle anlatamadı. Ondan sonraki sayılı günlerde de anlatamadı… O denli büyük bir pişmanlıktı bu. Fakat hepimiz onun gözlerinden okuyabiliyorduk. Aradan biraz zaman geçtikten sonra aramızdan ayrıldı. Maalesef engel olamadık! Başka sevdiğimiz bir insan ise dayımın vefatından bir hafta sonra tıpkı daha önce yine akciğer kanserinden dolayı ölen kocası gibi bu hastalığa yenik düşerek öldü. Kızı ise bundan ders almamış olacak ki, oğluna hamile iken sigara içiyordu. Oğlu şu anda 3 yaşında, tanrıya şükür doğum anomalisi gözlemlenmedi. Umarım ileriki yaşlarında “gebelikte sigara içilmesine” dayalı olan bir hastalık çıkmaz. Annesi yine bilinçsiz bir şekilde çocukcağızın yanında sigara içmeye devam ediyor. Evlerinin sigara kokmasını geçtim, el kadar çocuğun saçları, üstü başı sigara kokuyor… Bu nasıl bir çılgınlıktır, bu nasıl bir şuursuzluktır, bu nasıl bir katliamdır! Bir yandan bir başka tanıdığımız bebek yapmak istiyor ama sigarayı elinden düşürmüyor. Bu olay, oyuncakçıdan bebek almak mı kardeşim. Bebek senin canından bir can. Sen bu kazığı doğuracağın bebeğe nasıl atarsın! Bu insanları kimse cahil kategorisine koymuyor… Onlar ne de olsa üniversite mezunu, kitap kurdu, entelektüel insanlar! Bu insanlar yeri gelir sosyal yardımlaşma derneklerinin de üyeleri olurlar, toplumun yararına birkaç laf eder ortalıkta bilinçli insanlarmış gibi gezinirler. Bu insanlara, kardeş bu illet zararlı, senin nesline zarar veren bir şey bu desen, hemen güzel bir laf, bir geçiştirme hareketini yüzünün ortasına terlik gibi yapıştırıverirler. Bu neye benziyor, kızını okula göndermeyen bir babaya, yapmayın kızının geleceğini yok etmeyin dedikten sonra alınan cevaba,nya da karısını döven adama yapmayın karınızı dövmeyin dediğiniz zaman size verilen ters ve saçma bir karşılığa, bir cevaba benziyor. Biz bu iki örnekteki insanlara cahil, katil derken niye sigara içen entelektüel, bilinçli, aydın kesime diyemiyoruz. Onların da yüzüne karşı demenin vaktidir. 40 numara terlik gibi lafı suratlarının ortasına yapıştırmak lazım. Bir de bu insanlar sigara içmeyen insanların yanında da sigara içme cüretini gösterebiliyorlar. Git abicim balkonda donarak iç. Anneme de aynısını yapıyor olduğumu burdan duyurum. İçirtmemek için yırtınıyorum. Çünkü onu çok seviyorum… Zaten sigara iyi şey olsaydı kafayı da güzel yapardı.  Mekanlarda sigara içilmemesi de ayrıca güzel. Gece eve döndüğümde üzerime çöken leş gibi bir koku olmuyor. Saçlarım ve kıyafetlerim hala daha mis kokabiliyor. Üstelik ertesi sabah içki ile içilen sigaranın yarattığı baş ağrısını da asla yaşanmıyor, ne kadar içersem içeyim… Bunun yanı sıra sigara içmediğim için, dişlerim hala bembeyaz hala kendimin dişleri, cildim tertemiz, ciğerlerim de turp gibi; tazı gibi koşabiliyorum, yediğim, içtiğim şeylerin tadını gayet net alabiliyorum… Bana herkes çok genç gösterdiğimi söylüyor. Hadi kızlar bir de burdan yakın. :) Özendiriyorum sizi. Yoksa yaptığım ukakalık değil! Vücudun nikotine bir miktar ihtiyacı var. Bunu patlıcan gibi bir sebzeden almayı düşünmüyorsan, saf kağıda, saf tütün sar. Bunu iç. Bunu da abarmadan yap olmaz mı? Neyse işte. Bu yazım biraz ağır kaçmış olabilir ama artık daha fazla bu bok yüzünden ölüm, hastalık duymak istemiyorum. Hasta olan bir insan ne kadar acı çekiyor diye üzülüyorsam, aynı zamanda hasta yakını insanlara da o kadar çok hatta daha çok üzülüyorum. Sigara seksi bir obje de değildir. Buna inanmayın. Sigara içen kadınlar erkekler 30-35’li yaşlarda ne hale gelecek acaba? Günde bir pakete yakın –daha fazla içeni söylemem acıklı olur- sigarayı körükleyen kadının , adamın ağzı burnu leş kokar, sesleri ise 30’lu yaşlarda kalınlaşır ve tahamül edilmez hale gelir, sürekli balgam taşırlar, elleri parmakları kokar, o seksi insanların ciltleri erkenden yaşlanır, sağlık sorunları 30’lu yaşlarda ortaya çıkar. Cinsel anlamda eskisi gibi uçacak halleri kalmaz, aksine kaçacak bir delik ararlar söz konusu cinsellik olduğunda. Bu da 35’li yaşlarda ortaya çıkar. 30-35 yaş hem kadının hem de erkeğin ne güzel zamanları iken en güzel şekilde yaşamak lazım. Sigarasız! Hiçbir şey için geç değil. Yeter ki bu bilince varmak lazım… Hadi o sigaraları atın. Ama filmlerdeki gibi bir sinirle klozete atmayın sigaraları, çünkü sifonu çekince gitmiyorlar.!!! :) Hadi bırakın. Derin bir nefes alın. Hep yeni başlangıçlar heyecan verici ve güzel değil midir?

17 Nisan 2012 Salı

where do i begin?

Bir daha Vanilla Sky izlemeyeceğim.Tıpkı "What dreams may come" filmini izlemeyeceğim gibi. Çok iyi filmler, dozunda izlemek lazım...

16 Nisan 2012 Pazartesi

Aydın Esen Group Transfusion X

Müzik dahisi Aydın Esen, Aydın Esen Group Transfusion X ile 25 Nisan'da Babylon'da sahne alacak. Gitarda sevgili dostumuz Eren G. yer alıyor... Kaçırılmaması önerilir.

don't mess with me baby

create animated gif
Create animated gif">

11 Nisan 2012 Çarşamba

Kurulasi sofralar

Seksenler'de vardi dun. Bogazdan oltayla tutulmus bir kova sardalya geldi. Evde kadinlar bir guzel iclerini temizlediler, ayikladilar, yikadilar. Kocaman kizartma tenceresinde kizarttilar. Sofrada bir ben yoktum. Agzimin suyu akyi diziyi izlerken. Eski gunleri ozledim.  Benim de icimde var bir tane Munevver Hanim  Teyze... Biliyorum. Buyuk bir aile. Bir suru cocuk. Evet bu benim hayalimdi ama olur mu bilmem bu devirde 3-5 cocuk. Halim nic'olur. Es dost teyze amca dayi eniste yenge anane babane dede. Maaile, kalabalik sofralar... Buyuk tencerelerde kaynayan yemekler. Uzun uzun nesesi eksik olmayan sofra muhabbetleri, kahkaha sesleri... Catak kasik sesleri... Yemek sonrasi icilen caylar... Cayin yanina olmazsa olmaz tatli bir seyler... Yemek sofrada yenmeli. Artik televizya karsisinda tuneyen kuslar gibi onumuze ne konsa yer olduk. Sofra illa kurulacak, yemekler yapilacak. Fakat o sofrayi saran sevdiceklerin de illa olacak. Sofralarimizin kahkahasi nesesi, Halil İbrahim bereketi bol olsun efeniiim.... Ohh mis...